Hatalı Tıbbi Müdahale (Malpraktis) Nedeniyle Hekimin Hukuki Sorumluluğu

Nahide Demir*

Tıp bilimi, yüksek düzeyde uzmanlık ve titizlik gerektiren bir alandır; hekimlerden her adımlarında bilimsel bilgi ve etik standartları gözetmeleri beklenmektedir. Bununla birlikte, her tıbbi müdahale ve uygulama mükemmel sonuçlar vermeyebilmekte ve bazı durumlarda hekimler, istenmeyen sonuçlarla karşılaşabilmektedirler. Hatalı tıbbi uygulama, malpraktis olarak tanımlanmaktadır ve hekimlerin hukuki sorumluluğunu gündeme getirmektedir.

Malpraktis Kavramı

Tıbbi müdahale, bir kimse üzerinde tıp biliminin uygulanması ile bağlantılı olarak yapılan her türlü müdahaledir. Bu müdahaleler; teşhis, tedavi, önleme veya rehabilitasyon amacıyla gerçekleştirilebilir ve hastanın sağlık durumunu korumak, iyileştirmek ya da mevcut bir hastalığın seyrini kontrol altına almak amacını taşır. Tıbbi müdahalelerin etik ve yasal çerçevede gerçekleştirilmesi esastır. Malpraktis, tıbbi uygulama hatası anlamına gelmektedir ve bir sağlık profesyonelinin, hastaya yönelik standart tıbbi bakım gerekliliklerini yerine getirememesi sonucunda hastaya zarar vermesi durumu olarak tanımlanabilmektedir. Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 13. maddesinde tıbbi hata (malpraktis) tanımlanmaktadır: “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulanması” anlamına gelir.”


Hekimin Hukuki Sorumluluğu

i- Özel Hukuk Bakımından Sorumluluk

Hatalı tıbbi müdahale nedeniyle hekimin hukuki sorumluluğu söz konusu olabilmektedir. Hekimin hukuki sorumluluğu aynı zamanda tazminat sorumluluğudur. Tazminat, hatalı tıbbi müdahale nedeniyle zarar gören hastanın zararının telafisi için öngörülmüş bir hukuki müeyyidedir. Tazminat, kural olarak hastaya ödenmektedir. Ancak hatalı tıbbi müdahalenin hastanın ölümü ile sonuçlanması halinde tazminat, hasta yakınları tarafından da talep edilebilmektedir. Hekimin tazminat sorumluluğunun doğabilmesi için belirli şartlar bulunmaktadır. Bu şartlar; hukuka aykırılık, hekimin kusuru başka bir ifadeyle kastı ya da ihmali, bir zararın meydana gelmesi ve nedensellik bağının bulunmasıdır. Tazminat, maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere iki türlüdür. Maddi tazminat, hatalı tıbbi müdahale sonucunda hastanın yapmak zorunda kaldığı harcamaların telafisi için hükmedilen bir tazminat çeşididir. Ayrıca belirtmek gerekir ki; hatalı tıbbi müdahalenin hastanın ölümü ile sonuçlanması halinde hastanın on sekiz yaşından küçük çocukları, eşi, anne ve babası destekten yoksun kalma tazminatı da talep edebilmektedirler. Manevi tazminat, hekimin hatalı tıbbi müdahalede bulunması nedeniyle meydana gelen manevi zararların telafi edilmesi amacıyla hükmedilen bir tazminat çeşididir. Manevi tazminatın dayanağını Türk Borçlar Kanunu’nun 56 ve 58’inci maddeleri oluşturmaktadır. Hatalı tıbbi uygulama nedeniyle açılan tazminat davalarında hukuka aykırılığın, zararın, nedensellik bağının ispatı hastaya yüklenmiştir. Hastanın hekimin kusurunu ispat etmesi gerekmemektedir.

ii- İdare Hukuku Bakımından Sorumluluk

Hatalı tıbbi müdahalede hizmet kusuru nedeniyle idarenin tazminat sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Tazminat sorumluluğunun doğabilmesi için belirli şartların mevcut olması gerekmektedir. Bu şartlar; idarenin hizmet kusurunun mevcut olması, hizmet kusuru nedeniyle bir zararın meydana gelmesi, nedensellik bağının olmasıdır. Zarara uğrayan hastanın, idarenin kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Kamu görevlisi olan bir sağlık çalışanının hatası sonucu devletin ödemek zorunda kaldığı tazminat, bu zarara yol açan kamu görevlisinden talep edilebilir. Bu duruma “rücu” denilmektedir.

iii- Ceza Hukuku Bakımından Sorumluluk

Hatalı tıbbi müdahalenin kasten ya da taksirle gerçekleşmesi mümkündür. Hekim, hatalı tıbbi müdahalesi nedeniyle kasten öldürme, kasten yaralama, taksirle ölüme sebebiyet verme, taksirle yaralama gibi birçok suç tipinin faili olabilmektedir. Hekimlerin, tedavi amacıyla gerçekleştirdikleri işlemler sırasında hatalı davranışları, ihmalleri veya kasıtlı suç işlemeleri ceza sorumluluğu doğurabilmektedir. Bu tür hatalar, hastanın sağlığını ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Aynı zamanda hekimlerin hataları veya olası riskleri önlemek için gerekli tedbirleri almamaları durumunda da cezai sorumlulukları söz konusu olabilmektedir. Ancak hekimler, mesleki faaliyetlerini dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun olarak yürüttüklerinde ceza sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.


*Nahide Demir Hakkında: 2024 yılında Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesinden onur derecesiyle mezun olan Demir, öğrencilik boyunca çeşitli eğitimler ve seminerlere katılarak mesleki bilgisini geliştirdi. Özellikle Anayasa Mahkemesi ve diğer prestijli kurumlar ile şirketlerde elde ettiği staj deneyimleri, mesleki becerilerini geliştirmesine katkı sağlayan Demir, Mersin Barosu bünyesinde avukatlık stajına devam etmektedir.