Bedensel Zarardan Doğan Maddi Tazminat Talepleri

Nahide Demir*

Bedensel zarar, bir kişinin fiziksel yapısında doğrudan ya da dolaylı olarak meydana gelen zararları ifade eder. Bu tür zararlar, trafik kazaları, iş kazaları, tıbbi müdahaleler veya fiziksel saldırılar gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Beden bütünlüğünün ihlali, mutlak hak ihlalidir ve bu nedenle bedensel zararlar, kişide maddi kayıplar oluşturduğundan hukuki anlamda tazminat taleplerine konu olmaktadırlar. Beden bütünlüğünün ihlalinden kaynaklanan maddi zararın tespiti açısından, Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde özel bir düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre talep edilebilecek maddi tazminat kalemleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, iş gücü kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.


Tedavi Giderleri

Tedavi giderleri, fiziksel veya ruhsal beden bütünlüğünün ihlali durumunda ortaya çıkan ilk ve en temel maddi zarar kalemidir. Bu giderler, hastane masrafları, ilaç maliyetleri, cerrahi müdahaleler, rehabilitasyon hizmetleri, psikolojik destek ve danışmanlık gibi çeşitli tıbbi ve terapötik harcamaları kapsar. Tedavi giderleri, beden bütünlüğünün ihlalinin doğrudan bir sonucu olarak, zarar gören kişinin sağlık durumunu iyileştirmeyi ve yaşam kalitesini geri kazandırmayı amaçlar. Yargıtay’ın görüşüne göre tedavi giderlerinin mutlaka belgelendirilmesi gerekmemektedir. Bu konuda uzman bilirkişiye yaptırılacak hesap yeterlidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bakım masrafları da tedavi giderleri kapsamında değerlendirilmelidir. Bakım masrafları, sadece hastane masrafları ile sınırlı değildir. Evde bakım ya da ameliyat sonrası yapılan gerekli diğer masraflar tedavi giderleri kapsamında hesaba katılmalıdır. Aynı zamanda zarar görenin ihtiyacı nedeni ile bakım faaliyetini yürüten kişilere ödenecek ücretler de Yargıtay tarafından maddi zarar kalemi olarak kabul edilmektedir.

Kazanç Kaybı

Kazanç kaybı, bedensel zarara uğrayan kişinin çalışarak elde edeceği gelirden mahrum kalmasıdır. Kazanç kaybı nedeniyle tazminat talebi, zarar görenin mevcut zararını karşılamayı amaçlamaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, kazanç kaybının hesaplanmasında kişinin fiilen kazandığı ücret, asgari ücretin altında olsa dahi hesaplamaların asgari ücret üzerinden yapılması kabul edilmektedir. Bu uygulama, zarar gören kişinin yaşam standartlarının korunmasını ve adil bir tazminat sağlanmasını hedeflemektedir.

İş Gücü Kaybı

İş gücü kaybı, bir kişinin bedensel zarara uğraması nedeniyle çalışma yeteneğinde geçici veya kalıcı bir azalma yaşamasıdır. Bu durum, kişinin iş yapabilme kapasitesinin etkilenmesi sonucu, çalışma süresinde veya verimliliğinde düşüşe neden olabilmektedir. İş gücü kaybı, geçici bir süre için işe devam edememe, kalıcı bir şekilde çalışma yeteneğini yitirme veya iş değişikliği gerektirebilmektedir. İş gücü kaybı nedeniyle tazminat talebi, zarar görenin müstakbel zararını karşılamayı amaçlamaktadır. İş gücü kaybının geçici veya sürekli olmasına göre zarar miktarı farklılaşmaktadır. Zararın miktarının hesaplanmasında aktüer bilirkişilerce yapılacak hesaplamalar dikkate alınmaktadır ancak hakim bu hesaplamalar ile bağlı değildir. İş gücünün geçici olarak kaybedildiği durumlarda, sadece bu geçici kayıp süresi göz önünde bulundurulmaktadır. Kalıcı iş gücü kaybı durumunda, yaşam tabloları kullanılarak zarar görenin yaşam süresi ve potansiyel çalışma süresi belirlenmektedir, daha sonra zarar görenin yıllık kazanç miktarı hesaplanarak toplam maddi zarar tespit edilmektedir. Bu şekilde, tazminat miktarı adil bir şekilde belirlenmektedir.

Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Kayıplar

Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, kişinin bedensel zararı nedeniyle iş gücünü kaybetmesi veya iş gücünün azalması sonucunda, gelecekte elde etmesi beklenen gelirlerin veya ekonomik katkıların etkilenmesi anlamına gelmektedir. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, müstakbel zarar kalemidir. Somut verilere göre haksız fiilin kişinin kariyer gelişimini olumsuz yönde etkilediği kanıtlanabiliyorsa, bu durum normatif zarar anlayışı kapsamında bir malvarlığı kaybı olarak değerlendirilebilir.

Sonuç olarak, bedensel zararların yol açtığı maddi tazminat taleplerinin adil ve kapsamlı bir şekilde belirlenmesi, zarar gören kişinin ekonomik durumunu korumak açısından kritik öneme sahiptir. Bu tazminat taleplerinin, tedavi giderleri, kazanç kaybı, iş gücü kaybı ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar gibi çeşitli maddi zarar kalemlerini kapsayacak şekilde talep edilmesi gerekmektedir. Tazminat miktarının belirlenmesinde, somut veriler ve uzman raporları dikkate alınmalı, zarar gören kişinin yaşadığı kayıplar ve ihtiyaçları doğru bir şekilde değerlendirilmeli ve hukuki düzenlemeler doğrultusunda adil bir hesaplama yapılmalıdır. Bu süreçte, adil bir tazminatın sağlanabilmesi için, zararın kapsamı ve etkileri hakkında detaylı ve titiz bir değerlendirme yapılmalı; hukuki ve teknik raporlar, mali durum analizi ve diğer ilgili belgeler ışığında hesaplamalar gerçekleştirilmelidir. Bu yaklaşım, zarar gören kişilerin maddi ve manevi kayıplarını en iyi şekilde telafi etmeyi amaçlamakla birlikte hukukun sağladığı koruma mekanizmalarının etkinliğini artırmayı hedeflemektedir.

*Nahide Demir Hakkında: 2024 yılında Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesinden onur derecesiyle mezun olan Demir, öğrencilik boyunca çeşitli eğitimler ve seminerlere katılarak mesleki bilgisini geliştirdi. Özellikle Anayasa Mahkemesi ve diğer prestijli kurumlar ile şirketlerde elde ettiği staj deneyimleri, mesleki becerilerini geliştirmesine katkı sağlayan Demir, Mersin Barosu bünyesinde avukatlık stajına devam etmektedir.